Deliryum -Lauren Oliver #Artemis

( Neden üzerinde Delirium yazıyor diye sormayın çünkü fontu bulamadım ve yabancı kapaktan kesim yazıyı. :P )

Satın Almak İçin

Deliryum uzun zamandır beklenen ve Mayıs ayı içerisinde ülkemizde Artemis etiketi ile çıkan bir kitap. Öncelikle isim hakkında şikayetimi dile getirmek istiyorum. :P Neden Delirium değil? Öyle kalsa daha güze olurdu. Güzelim kapak yerine bu kapağı seçtiler, bu da güzel ama o cilt! Tam çözemedim ciltli mi, ciltsiz mi diye. Yapacaksanız adam akıllı yapın şu cildi! -_-

Neyse yorumuma geçelim. :P Kitabın geçtiği dünyada büyük bir sorun var –bence malca bir sorun-. Bu sorun ‘’Amor Nervosa Deliria’’ adında bir hastalık. Bu hastalık aşık olan insanlar için konulan bir tanı. İnsanlar bu hastalıktan –bir nevi aşık olmaktan- korkuyorlar –salak insanlar -_- -.
Amor deliria nervosa.

 Bütün öldürücü şeylerin en öldürücüsü.

Deliryum’un dünyasında 18 yaşına yaklaşan her genç değerlendirme testlerine giriyor. Bu testlerde en sevdiği renk, en sevdiği kitap, yapmaktan hoşlandığı şeyler gibi sorular soruluyor ve bu yanıtlar doğrultusunda en uygun eş ile eşleşmeleri sağlanıyor.

Testler sonucunda muhtemel eşlerinizin yazılı olduğu bir isim listesi geliyor elinize ve bunların arasından seçim yapmanız gerekiyor. Daha sonra 18 yaşınıza geldiğiniz ameliyat oluyorsunuz ve ‘’Amor Nervosa Deliria’’ hastalığından kurtulmuş oluyorsunuz.

Ameliyattan sonra insanlar değişiyor. Aşık olmuyorlar, yani kısacası duygularını kaybediyorlar. Bu sayede sizin için seçilen kişiye aşık olmasanız da mutlu oluyorsunuz. Peki bu sisteme direnebilen insanlar yok mu diyeceksiniz. Tabi ki de var, bu kişilere ‘’Sempatizan’’ adı  veriliyor. Sempatizanlar tedavi olmalarına rağmen hala aşık olabilen insanlar. Eğer yakalanırlarsa cezalandırılıyorlar.

Bir de Yabanıl’da –bu kuralların geçerli olmadığı, asi insanların yaşadığı yer- yaşayan Sakatlar var. Bu ismi onlara diğer insanlar koymuş ve cidden bu kişilerden korkuyorlar. Sakatların bazen eylemleri oluyor, misal devletin önde gelen adamların evlerine kurukafa çizebiliyorlar.

Aşk… İncecik, tek bir kelime; bir bıçak sırtından daha uzun olmayan bir kelime. Kendisi de tam olarak bu zaten. Bir bıçak sırtı, bir jilet. Hayatınızın merkezine giriyor, her şeyi ikiye bölüyor. Önce ve sonra. Dünyanın geri kalanı iki taraftan birinde kalıyor.

Önce ve sonra ve aşk anı, bir bıçağın sırtından daha büyük, daha uzun olmayan bir an.

Kitapta karakterlere değinmek gerekirse; Lena 18 yaşına girmek üzere ve ameliyatı için gün sayıyor. Amor Nervosa Deliria ’dan baya baya korkuyor ama gerçekleri gördükçe fikirlerinde değişiklikler oluyor. Annesi aşk yolunda kendini feda etmiş birisi ve babası da Lena henüz 6 aylıkken ölmüş. Teyzesi Carol ve eniştesi ile beraber yaşıyor. Lena’nın en yakın arkadaşı Hana benim kitapta en sevdiğim karakter oldu. Öyle bir dünyada yaşıyorsan Hana gibi davranacaksın. Bütün bu saçmalıklara göğüs gereceksin.

 Bir de kitabın akışını değiştiren Alex var, yakışıklı bir genç ve ameliyat olmuş. Normalde pek fazla yan karakterlere değinmiyorum ama Lena’nın teyzesi Carol’ın Grace adında küçük bir kızı var ve herkes onun salak olduğunu düşünüyor ama bence hiçte salak değildi. Kitabın sonunda yaptığı şey çok mükemmeldi ve bence bu yaptığı ona salak diyenlere kapak olmuştur. :P

Kitabın konusu ne kadar malca gelse de yazar gerçekçi bir anlatım yakalamıştı. Kurgusu güzeldi ama bazı yerlerde sıkıldım. Serinin diğer kitaplarının adı Pandemonium ve Requiem. İki kitapta Amerika’da çıktı. Biz de ne zaman çıkar bilmiyorum ama inşallah yakın zaman da çıkar çünkü o sondan sonra devamını merak etmeye başladım.