Eleanor&Park | Rainbow Rowell -Pegasus Yayınları

*



Ben genellikle genç yetişkin kitaplarını pek sevmem. Hatta neredeyse okuduklarım arasında 5 kitaptan ancak 1’ini cidden severim. Zaten genellikle fantastik-bilim kurgu okuyucusuyum.

Eleanor&Park ise nadir olarak çıkmasını dört gözle beklediğim kitaplardandı. Rainbow Rowell hakkında çok şey duymuştum ve artık çıksa da biz de okusak havasındaydım. Uzun bir bekleyiş sonunda kitap satışa çıktı. Mutlu muyum? Evet.

Artık şu ciddi kısımları geçip kendim olabilirim sanırım. :S Öncelikle daha kitabın kapağını görür görmez sulanan arkadaşlarım olduğundan, hatta ve hatta kitabın 80’li yıllarda geçtiğini söylediğimde tanıdığım +40 teyzelerin sulandığına bile şahit oldum. Bu hepimizin başarısıdır arkadaşlar. :’’)

Tabi ki de onlara vermedim kitabı ve bulduğum her ortamda –otobüs, laboratuvar masaları vs.- okudum. Sanırım bu kitabı ciddi anlamda sevmeme bağlı. Eleanor ve Park o kadar tatliş ve o kadar harika karakterler ki… :’’)

Eleanor üvey babası ile sorunları olan ve kendisinden yaşça küçük kardeşlere sahip olan ergenlik döneminde bir kız. Ayrıca kilo problemleri ve insanların dikkatini çeken kızıl saçları var.


Park ise arkadaş ortamında genellikle sessiz, çizgi roman aşığı ve Kore uyruklu bir ergen –aslında ergen demek istemiyorum ama tam genç sayılmazlar. İkisinin arası sayılıyorlar. Anlayın işte aman skddf.-

Eleanor ailesinin yaşadıkları yerden başka yere taşınmaları sonucu başka bir lisede okula devam eder. İlk gün serviste zor anlar yaşayan Eleanor’a Park istemese de yardım eder. Tanışmaları da bu şekilde olur.


Daha sonra bu ikili birbirlerinden ne kadar da uzak durup hazzetmeseler de aralarında bir şeyler başlar. *FEELS* Kitapta o kadar güzel anlar var ki… :’’) Mesela Eleanor’un gizli gizli Park’ın çizgi romanlarını okuması ve Park’ın bunu farketmesi üzerine, sırf Eleanor okuyabilsin diye sayfaları yavaş yavaş çevirmesi, sadece sabahları otobüste okuması gibi. :’’)

Şimdi kitabın bu kadar güzel şeyleri söyledim ama kitapta tek bir sorun vardı. BU KİTABIN SONUNU ANLAMADIM? YAZAR BİR AÇIKLAMA YAPSIN. N’OLUR. TŞK.

Yani cidden anlamadım. Öyle bir şekilde bitti ki… Nasıl açıklanır bilemiyorum. Ya yazar bizim hayal gücümüze bırakmak istedi ya da aklında başka planlar var. Hayırlısı. xD


Kitabı genel olarak cidden sevdim, her bir satırından her bir kelimesinden zevk aldım ve Rainbow’un diğer kitaplarını da okuyacağım. Sanırım bundan sonra Fangirl gelecek. Bekleyip göreceğiz.


Devamını Oku

[Tanıtım] Konuş Benimle | Laurie Halse Anderson -Go! Kitap


Kitap Adı: Konuş Benimle
Yazar: Laurie Halse Anderson
Çevirmen: Duygu Yücel
Yayınevi: Go Kitap! 
Yayın Tarihi: Kasım 2015


Konuşmak gittikçe zorlaşıyordu. Boğazım sürekli acıyor, dudaklarım kuruyordu. Geceleri uyurken çenemi o kadar sıkıyordum ki sabahları başım ağrıyordu… Ne zaman annemle, babamla ya da öğretmenlerden biriyle konuşmaya çalışsam ya kekeliyor ya da donup kalıyordum. Sorunum neydi benim?
Melinda Sordino’nun bir sırrı var. Ama sırrını paylaşabileceği kimsesi yok. Bütün arkadaşları, hatta tanımadığı insanlar bile ondan nefret ediyor. Ve günden güne içine kapanan Melinda, çareyi susmakta buluyor. Yalnızlaştıkça susuyor, sustukça yalnızlaşıyor. Ta ki O ŞEY’den kaçıp saklanamayacağını, O GECE’yi unutamayacağını anlayana dek…

Bu kitabın bu güne kadar çevrilmemesine şaşırdım. Yurtdışında bayağı bir okuyucusu var, hatta ciddi bir okuyucusu var ve filmi de çekilmiş. Başrolde Kristen Stewart gibi bir isim bile oynamış yani ama benim daha yeni yeni haberim oluyor. 

Kitap pek bana hitap etmiyor ama illa ki hitap eden bir takipçim vardır. En azından tanıtım postunu girip, haberdar olmayanları haberdar etmek istedim. :D


Devamını Oku

[Blog Tur] Kızıl Kraliçe | Victoria Aveyard -Ön Okuma








Kitap Adı: Kızıl Kraliçe
Yazar: Victoria Aveyard
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 380
Çıkış Tarihi: 20 Kasım 2015






İnsanlarin Kana Göre Sınıflara Ayrıldığı, Bir Düzen... Büyülü, Tanrısal Yetenekleriyle Diğerlerine Hükmeden Gümüşler, Onların Gölgesinde Hayatta Kalmaya Çalışan, Sıradan Kızıllar... İktidar Tehlikeli Bir Oyundur. Peki, Kazanmak İçin Ne Kadar Kan Kaybetmek Gerekir? Kanla Bölünmüş Bir Dünyada, Kazananı Belirsiz Bir Varoluş Mücadelesi... Mare Barrow'un dünyasında kanın rengi, varoluşun biçimini belirlemektedir. Doğaüstü yeteneklerle donatılmış Gümüşler, köle gibi çalıştırdıkları ve savaşta ölüme gönderdikleri Kızıllara hükmetmektedir. Yoksul bir Kızıl kasabasında yaşayan on yedi yaşındaki Mare, talihsiz olaylar sonucu bir Gümüş sarayında çalışmaya başlar. Ancak Kızılların başkaldırı hareketini örgütleyen Kırmızı Muhafızlar'ın davasını ateşleyecek kıvılcımın kendi parmaklarının ucunda ol-duğunu fark edince bambaşka bir oyunun ortasında kalır. Yalanlar üzerine kurulu bir düzende Kızılların Gümüşlere, bir prensin diğer prense ve Mare'nin kendi kalbine karşı mücadele ettiği bu tehlikeli oyunda tek mutlak gerçek, ihanettir.



Kızıl kelimesine karşı sempati duymama sebep olan etmenlerden olan Kızıl Kraliçe'yi geçen sene satışa çıktığında e-book olarak okumuştum.

Yazarın oluşturduğu dünya ve kitabın saray ağırlıklı olarak geçmesi sevmeme yetmişti. Bir de karakterleri sevmem, kapağa aşık olmam kitaba aşık etmişti beni.

Ve aradan geçen süre sonunda kitap ülkemizde de satışa çıktı. Ayrıca kitabı iyi ki Pegasus çıkardı diyorum. Orjinali ile aynı kalitede kitabı bastılar. Ayrıca çevirmeni Onur Kınacı Birler. #SheismyMVP

Kitabı ele geçirdikten sonra belki biraz orasını burasını kurcalamış olabilirim. ehehehe. Kurcalanmayacak gibi değil. Bir kere kapağı ışıklı ayakkabılar gibi. Parlıyor. İnsan salak saçma kitabı sağa sola sallayıp yansımayı izliyor. xD

Herkes herkese ihanet edebilir.
-Sf. 232

Neyse bu kısımları geçip kitabın içeriğine gelecek olursak. İnsanlar ikiye ayrılmış durumda: Gümüşler ve Kızıllar. Gümüşler; özel yetenekleri olan, üst tabakayı oluşturan, refah içinde yaşayan ve zenginliğin sefasını süren tabakadır. Özel yeteneklere örnek vermem gerekirse. Mesela Mıknatıslar, Mıknatıslar metalleri kontrol edebilme gücüne sahiptirler.


Kızıllar ise sıradan normal insanların olduğu fakirlik içinde yaşayan kesimdir. Bir nevi Gümüşlere hizmet eden kölelerdir. Ayrıca çalışmayan yani eli iş tutmayan her Kızıl 18 yaşına geldiğinde ülkeleri Poyraz Krallığının Gölbölge ile yapmış oldukları savaşta askeri birlikte yer almak zorundadır. Hem hizmet edip hem de Gümüşler için savaşmaktadırlar yani.

Mare Molly Barrow ise hikayemizin ana kızıdır. Kendisi bir Kızıl ve yan kesicilikte pro seviyeyi yeni bir düzeye ulaştırmıştır. Elinin girip de bir şeyler araklamadığı cep kalmamıştır kısacası. xD

Mare savaşta gazi olmuş bir babaya ve 3 oğlunu savaşa göndermiş bir anneye sahiptir. Ailelerinden geriye Mare, kız kardeşi Gisa, annesi ve babası kalmıştır. Askere giden kardeşlerinden ise sadece arada bir gelen mektup ile haber alabilmektedirler. Ayrıca Mare'i de çalışmadığı için kardeşleri ile aynı son beklemektedir.


Mare'in bir gün şans kapısını çalar ve Kraliyet Ailesinin kaldığı Yaz Bahçesinde çalışma şansı elde eder. Görevli olduğu gün ise Aile Prense Kraliçe Seçimleri ile Prenses seçmektedirler. Böyle şirin bir şey beklemeyin, rütbeli hanelerden gelen bu kızlar özel yetenekleri ile güç gösterisi yapmaktadırlar bu Seçimlerde.

Mare başına gelen talihsiz olaylar sonucu Gümüşleri büyük bir şoka uğratır. Zaten buradan sonrası Mare'nin bir oraya bir buraya kakılmasını konu alıyor. Yani tabi biraz abarttım o kadar kakmıyorlar ama tabi kendinden istense onu yapmak durumunda kalıyor.

Kelimeler yalan söyleyebilir.
-Sf. 300

Kitap beklendik bir şekilde ilerliyor, yani ne olacağını önceden kestirebiliyorsunuz. Ancak benim gibi saraylarda geçen kitapları, özel güçleri falan seviyorsanız bu kitabı seveceğinize eminim. Ayrıca ben kitaptaki karakterleri de sevdim. Özellikle Lucas ve Julian'ı.

Artık sözü daha fazla uzatmayıp sonlandırmak istiyorum. Serinin devam kitabı Glass Sword şubat ayı içerisinde Amerika'da satışa sunulacak. En yakın zamanda bizde de satışa çıkacağını umuyorum.




Devamını Oku

Altın Oğul | Pierce Brown



Öncelikle. Bu kitabı yazan Pierce Brown, bu kitabı okuyan ben, kitabın içindeki karakterler ve özellikle o 3-5 adiden nefret ediyorum. O son 5 sayfadan da nefret ediyorum. Sen tüm kitap bizi şaha kaldır, oradan oraya koştur, yeri geldi mi güldür yeri geldi mi sinirlendir, yeri geldi mi yaşanacak olaylardan dolayı bizi korkuya düşür.

O SON 5 SAYFA NEYDİ.


Mümkünse birisi yüksek oranda eter ile beni bayıltıp, Morning Star çıkana kadar uyuta bilir mi? Öldürse de olur. Hayır demem şu an.

Kitabı okurken o kadar yoğun ve derin duygularım yaşadım ki... Bu kitapta her şey daha da bir derinleşmiş, her duygu, her düşünce daha da bir ağırlaşmış. Okuduktan sonra düşündüren hale gelmiş. Zaten akıcılığı ve 483 sayfa boyunca kesintisiz bir aksiyon olmasından bahsetmiyorum bile. Ha, bu aksiyon da öyle boşa yazılmış değil. Dolu dolu, zekice. İlk kitap bile yazılmadan zekice kurgulandığı belli olan ama şimdi okurların kalbini söküp, kanını emecek cinsten bir kurgu.

Sanırım daha fazla duygularıma değinmeyeceğim. O sondan sonra kitap hakkında uzun uzun düşüneceğim ve etkisini atlatamayacağım. Okuduklarımı sevsem de bu kitaptan sonra bir süre boş gelecekler gibi. Entrikanın dibini yaşadım resmen.

Dostlukları kurmak dakikalar, kırmak saniyeler ve onarmak yıllar alır.

İkinci kitap ilk kitaptan üç yıl sonrasında başlıyor. Yani bir zaman atlaması mevcut. Yeni karakterlerin bir anda olaya dahil olması biraz kafa bulanıklığı yaratsa da zamanla alışıyorsunuz.

Darrow ilk kitaptaki Enstitü'den sonra şimdi de Akademi'de unutulmaz başarılar elde etme peşinde. Yine Kızılları kurtarma uğruna yapmadığı fedakarlık ve çekmediği acı yok. Bu kitapta ciddi anlamda çok şey oldu ve o sondan sonra neler olacak aklım almıyor.

Üçüncü kitap yüksek ihtimalle bittiğinde sessizce bir yerlerde acı falan çekerim... Ama eğer bu kitabın üzerine üçüncü kitap nasıl bir şey olur hayal bile edemiyorum. Kitabı elime aldığımda bir jilet çekip Altın vari şekilde boğazımı kesmezse şaşmam. Ona razıyım, sırf çıksın. :'(

Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Farkındayım pek kitaptan bahsedemedim ama edemem. Her olay birbirleriyle bağlantılı ve 3256454848 tane olay olduğu için hangi birinden bahsedip, spoilersız çıkabileyim?

Şimdilik üçüncü kitaba kadar alttaki ruh halinde olacağım. #currentmood



Devamını Oku

Yaz Kılıcı | Rick Riordan -Dogan Egmont



Kitap: Yaz Kılıcı
Seri: Magnus Chase ve Asgard Tanrıları -1
Yazar: Rick Riordan
Yayın Tarihi: 7 Ekim 2015
Yayınevi: Dogan Egmont

Rick Riordan bey amca İskandinav Mitoloji ile ilgili bir seri yazacağını açıkladığında cidden heyecanlıydım, sonra öğrendim ki bizim Percy Jackson’dan Annabeth bu seride kendini gösterecek. Yani 10 kitap Percy Jackson üzerine ‘’Acaba yine mi Percy?’’ oldum. -Sevmediğimden değil sadece Rick’in fazla abarttığını düşünüyorum.-

Ancak beklediğim gibi olmadı, evet Annabeth’i gördük ama çok da etkisi yok bu seride. Kıyıdan köşeden etki etti. Asıl karakterimiz Magnus Chase. Annesini ilginç bir kazada kaybetmiş, babasını hiç tanımayan ve son 2 yıldır sokakta yaşayan evsiz 16 yaşında bir genç.


Biraz Percy Jackson’ı anımsattığının farkındayım ama emin olun okuduğunuzda çok daha farklı hatta ÇOK DAHA İYİ olduğunu göreceksiniz –üzgünüm Percy-. İlk kitap Yaz Kılıcı’nı okurken her sayfasından ayrı bir zevk aldım ve aşırı derecede eğlendim. Kitap her şeyiyle mükemmeldi –o kağıt kalitesini her şeyin içine katmıyorum çünkü her şey bile değil, ne olduğunu çözemedim .s -.

İskandinav Mitolojisi Yunan Mitolojisine göre ciddi anlamda daha karışık. Zaten kitap başladığında bazı şeyleri anlamıyorsunuz ama okudukça her şey kafanıza yerleşiyor. Valhalla, Valkyrie, Ragnarok vs gibi terimleri zaten Rick’in uyarlayış tarzına değinemiyorum çünkü adam Valhalla olayını öyle ilginç ve eğlenceli bir hale getirmiş ki hayranlığımı bir üst seviyeye taşımadan edemedim. :’)

Bu arada hiç kitapta geçen olaylardan bahsetmemişim. Ana olay şu şekilde. Kılıcı bul, Ragnarok’u engelle. Ragnanok’u şöyle açıklayayım; İskandinav Mitolojisi’nde yer alan kıyamet ve 9 Dünya’nın Loki-Dev Ordusu ile Odin ve Askerlerinin yapacağı savaş sonucu yok olması ile son bulacak olay. İşte Magnus’da bu olaylara bulaşıyor ve nasıl olduğunu kitabı okuyup öğrenin. xD

Ayrıca bu seride sevdiğim bir diğer şey ise karakterler oldu Samira El-Abbas, Hearthstone, Blitzen ve Thor’un esprilerine –evet Thor değil, sadece esprileri- bayıldım. Hepsinin yeri bende çok ayrı. Kitabı bitireli bir kaç gün oldu ama hepsini cidden özledim. Kitabı tekrar okuyasım var.

Blitzen'i hiç siyahi olarak düşünmemiştim ki sanırım kitapta da öyle demiyordu. o.O

Serinin devamı hakkında bilgi vereyim birazda, serinin adı Magnus Chase ve Asgard Tanrıları, ilk kitap Yaz Kılıcı ve ikinci kitap –Spoiler- thorunçekici –Spoiler-. İkinci kitap 4 Ekim 2016’da Amerika’da satışa çıkacak ve bizde de bir kaç gün sonra satışa çıkar zaten. Umarım yine Esen abla çevirir çünkü çevirisi cidden çok güzel olmuş, sanki Rick direk Türkçe yazmış gibi. :’)


Lafın kısası ben cidden sevdim kitabı, 2015 yılı favorilerim arasında kesin yer alacak. Umarım seri devamında bozulmaz ve aynı şekilde devam eder.


Devamını Oku

İyilik ve Kötülü Okulu | Soman Chainani -Dogan Egmont




Bu kitabın Türkiye'de hakları alındığından beri bekliyorum. Kapağı desen ayrı bir tatlı, yazarı desen ayrı bir sempatik ama tabi beklememe sebep olan tek etken bunlar değil. Goodreads'da bir çok olumlu yorum görmem -hatta bunların çoğunda kitabın konusu ne kadar sempatik olsa da içinin bir o kadar karanlık olduğuna dairdi-.

Konuya gelecek olursak; bir köy düşünün ki masallardan korkan ve 200 yıldır her yıl kaçırılan çocuklar arasından kendi çocukları kaçırılmasın diye masallarda olanları yalayıp yutan, kaçırılma gecesi çocuklarını güvenli yerlere saklayan ve gerçeklerden bir haber olan köy.

Agatha ve Sophie birbirlerinin tek arkadaşıdır, Sophie ne kadar masallara inanıp kendini bir prenses gibi yetiştiren birisi olsa da, Agatha saçları yağlı, herkese karşı kaba olan ve mezarlıkta yaşayan bir kızdır.

Kaçırılma günü geldiğinde Gavaldon'dan Agatha ve Sophie kaçırılır ancak bir prenses gibi güzel ve süslü olan Sophie Kötülük Okulu'na, çirkin ve kaba olan Agatha ise İyilik Okulu'na yerleştirilir. Zaten hikayemiz buradan sonra başlar.

Bu okullarda her okula özel farklı dersler vardır ancak dersler birbirine zıttır. Mesela İyilik Okulu'nda Güzellik dersi verilirken diğerinde Çirkinleşme dersi verilir. Kötülük Okulu pislik içindeyken ve iğrenç yemekler verirken diğer okulun şekerden sınıfları vardır ve öğrencilere yemeklerde çok daha iyi yemekler verirler.

Agatha ve Sophie'ye başlarda aşırı gıcık oldum. Agatha sürekli Sophie üzülüyordur onu kurtarmalıyım tribinde, Sophie ise o pis Agatha nasıl benim hakettiğim İyilik Okulu'na gider tribinde. Böyle bunların ikisini kafalarında tutup tokuşturasım geldi.

Kitabı cidden sevdim ve o son bölüm beynimi yaktı. Bazı yerlerde kitaptan koptum ve bunun çeviriden kaynaklandığını düşünüyorum. Umarım ikinci kitap A World Without Princess -Prensessiz Bir Dünya- çabuk çıkar.


Devamını Oku

[Kitap Oburları] Her Gün | David Levithan -Pegasus






Kitap Adı: Her Gün
Yazar: David Levithan
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 330
Goodreads


Ya her gün yeni bir beden de uyansaydınız?

Her gün o kişinin hayatına mümkün olduğunca az zarar verip, bir sonraki günü bekleseydiniz?

Hiç kendi kimliğiniz olmayacağını bile bile...Kendi ailenizin olmayacağını... Ödünç alınmış günler içinde yaşasaydınız?
Ve bir gün aşık olsaydınız?
Ve her gün farklı bedende, ona sahip olmayı umut ederek ve asla gerçekleşmeyeceğini bilerek...

16 yaşındaki A kendi bildi bileli her gün bir bedenden başka bir bedene sürüklenip duruyor.


Bu kitap hakkında düşüncelerime nereden başlayacağımı bilemiyorum. Okurken o kadar farklı şeyler hissettim ki… Bir uyuşturucu bağımlısının neler yaşadığını, yasal olmayan yollarla çalıştırılan küçük bir kızın neler hissettiğini okudum Her  Gün’de. Benim için çok çok farklı bir deneyim oldu kısacası.

A her gün farklı bir bedende uyanan ailesi, cinsiyeti, kendine ait bir bedeni bile olmayan bir varlık –A’ya ruh bile diyemiyorum. o.O A bir gün Justin adında 16 yaşında bir oğlanın bedeninde uyanır. Normalde bulunduğu bedenin hayatını etkileyecek kararlar vermemesi gereken A, Justin’in sevgilisi Rhiannon ile bir yakınlaşma yaşar ve o gün bittiğinde Justin’in bedeninden istem dışı bir şekilde ayrılır. Ancak A gittiği diğer bedenlerde de Rhiannon’un peşini bırakamaz çünkü ona karşı bir bağlılık hissetmektedir.


Şeytan kimseye bir şey yaptırmaz. İnsanlar bir şeyler yapar ve sonrasında suçu şeytana atarlar.
-Sayfa 143 

A’nın yaşadıkları şu an belki size mantıksız geliyordur ama kitap o kadar gerçekçi yazılmış ki ara ara kendimi A’nın yerine koydum. Yarın olduğunda başka bir bedende uyanmak, ailenin, arkadaşının, evinin olmaması ve en önemlisi bunlara karşı yapacağın hiçbir şey olmaması, çaresizce olanlara boyun eğmek.

Kitap sürekli Rhiannon ve A arasında geçiyor diye bir düşünceniz varsa kitap sadece ikisi arasında geçmiyor. A’nın uyandığı bedenlerde yaşanan olayları da görüyoruz. Mesela gay bir çift ile Onur Yürüyüşü’ne katılıyoruz, onların tanışma hikayesini okuyoruz ya da ailesi tarafından sıkı baskı altında evde eğitim gören bir gencin yaşadığı zorluğu görüyoruz. Açıkçası kitap gerçekten diğer kitaplardan farklı bir yere konulmalı. O kadar zekice ve ince ince örülerek  yazılmış ki kendisine hayran bırakıyor –duygularımı tam olarak yansıtamıyorum çünkü kitap hala tüylerimi ürpertiyor. xD-.

Hiçbir zaman insanlara hikâyelerini anlattırmam. Genellikle onları kendim çözerim. Çünkü insanlar hikâye anlattıklarında hatırlanmasını beklerler. Ben de bunun garantisini veremezdim. Ben gittikten sonra hikâyenin kalacağını bilmenin bir yolu yoktu. Hem bir insana sırlarını açıp da sırlarının yok olduğunu öğrenmek kim bilir ne kadar yıkıcı olur. Bunun sorumlusu olmak istemiyordum. 
-Sayfa 23

Goodreads’de ve bir çok kitap bloğu sitelerinde kitabın sonunun beğenilmediğini görmüştüm ama bence sonu gayet güzeldi. A’nın yaptıklarına hayran kaldım ama bir yandan da sinirlenmedim değil. Kitabı zaten bu yorumu okuduktan sonra ne kadar sevdiğimi anlamışsınızdır. Kitabın içi gibi kapağı da çok  şık, insanın çerçeveletip asası geliyor. :v



Her Gün’ün ardından uzun bir süre sonra devam kitabının çıkacağı açıklanmıştı ve bu yaz Amerika’da satışa çıkacak bir devam kitabı var. Devam kitabının adı Another Day ve Rhiannon’un ağzından ilk kitapta yaşananları anlatacakmış yazar. Umarım ilki gibi vurucu olur ve beni kendisine hayran bırakır.


Devamını Oku

Fablehaven | Brandon Mull - Pegasus





Kitap Adı: Fablehaven
Seri: Fablehaven -1
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çevirmen: Yelda Rasenfos
Sayfa Sayısı: 352
Çıkış Tarihi: 2012







ESRARENGİZ BİR DÜNYANIN KAPILARINI ARALAMAYA HAZIR MISINIZ?

Yüzyıllardır, tüm gizemli yaratıklar yaşamlarını sürdürebilmek için Fablehaven adı verilen gizli bir yerde bulunmaktadırlar.

Burası bugün büyülü dünyanın gerçek sihir kalelerinden biridir. İlginç, değil mi? Kesinlikle! Aynı zamanda heyecan verici, değil mi? Bahse girerim, öyle. Peki, güvenli mi acaba? Aslında, tam tersi…

************************

Belki çoğu kişi bu kitabın adını bile duymamıştır ülkemizde ki ben de o kişilerden birisiydim ancak kitap yurtdışında bayağı popüler. Hatta kapağını ilk gördüğümde bu bir oyundu bunun ne ara kitabı çıktı bile demiştim. :/

Fablehaven değişik türlerde –peri, devanası, iblis vs.- iyi ya da kötü ayrımı yapmadan yaratıkları kabul eden ve onların yaşamını sürdürmelerini sağlayan bir alan. Ayrıca Fablehaven sürekli bir bekçi tarafından göz altında tutuluyor.


Ana karakterler Kendra ile Seth anne ve babalarının gemi ile çıkacakları İskandinav seyahati yüzünden istemeyerek de olsa büyükbaba ve büyükannesi ile kalmaya giderler ve her şey bu kısımdan sonra başlar. Evin değişik yerlerinde ya da herhangi bir oyuncak evin içine gizlenmiş leziz küçük çikolataları yiyen çocuklar evin bahçesindeki kelebeklerin aslında peri olduğunu ve birçok şeyin daha aslında farklı yaratıklar olduğunu anlarlar.


Bay Sorenson’un gerçeği açıklamasıyla çocuklar yaşadıkları yerin Fablehaven olduğunu ve dedelerinin şu anda buranın bekçiliğini yaptığını öğrenirler. Ayrıca dedeleri Fablehaven’ın çok kötü yaratıklarla dolu olduğunu ve bahçe hariç ormanın içerisine yalnız başına girmemeleri gerektiğini söyler –nitekim haklıdır da, kitapta bu yaratıkların ne tür şeyler yapabileceğinin bayağı bir örneğini gördük xD -.

Kendra ve Seth ile ilgili bir şeyler söylemek gerekirse; Kendra büyük olanları ve daha aklı başında, ayrıca çok karakterli bir kişiliğe sahip, Seth ise beni kitap boyunca çıldırtan, potansiyel dayak atmalık komşu çocuğunun kitap karakteri olmuş hali, kitap boyunca yapma denilen her haltı meraktan yaptı ve başına gelmeyen kalmadı. Geri zekalı çocuk. xS
HUGO
Yazarın oluşturduğu mistik dünyayı gerçekten çok fazla sevdim. Yan karakterlerden Hugo ve Lena'yı aşırı sevdim. Ayrıca Hugo bir golem yani bu kitapta yaratık çeşidinin haddi hesabı yok. :v

Hani middle-grade bir kitapmış bize hitap etmez falan demeyin bir Percy Jackson bir Harry Potter’dan aldığınız zevki emin olun bundan da alacaksınız. Brandon abinin betimlemeleri de çok iyiydi bence,  neyi betimlemişse aklımda çok iyi bir şekilde canlandırabildim –bunda çevirmenin de emeği olsa gerek çünkü kitap gayet akıcı bir dil ile devam ediyordu-.

Ayrıca serinin tüm kitapları ülkemizde çevrilmiş ve bayağı süre olmuş tüm kitaplar çıkalı. O.O İkinci kitap Akşam Yıldızı’nın Yükselişi’ni önümüzdeki günlerde alıp okumayı düşünüyorum. Umarım seri bu şekilde eğlenceli devam eder. :3






Devamını Oku

Seç Birini: Kitap Kurdu Özel







Vampirellanın Güncesi'nden Derya abla EpicReads'in paylaştığı ''Would You Rather'' tagden hoşuna giden soruları çevirip, etkinlik yapmak istemiş -ki beni de davet etti. ^_^ Ve ben de yapıyorum. xD

1. Senede bir kitap okuyup tastamam hatırlamak mı senede 100 kitap okuyup hiçbir şey hatırlamamak mı?

-Senede bir kitap okuyup tastamam hatırlamak çünkü o zaman okumanın ne anlamı olur ki. Bu biraz şey gibi, hani özenti kızlarımız-oğlanlarımız otobüslerde birbirlerinden gördükleri kitabı alıp, Instagram'a yüzlerce fotoğraf atıp, göstermelik olarak toplum içinde kitabın sayfalarını aralamak akıllarına geliyor, tam olarak o olay! Ohoo aklımda kalmazsa ben o kitabı nası' rüyamda göreceğim. :P

2. Bir kitabın sadece ilk sayfasını okumak mı sadece son sayfasını okumak mı?


-İlk sayfası çünkü en azından girişini okursam yine bir şeyler anlarım ama sonunu okuduğumda hem hiçbir şey anlamam hem de boşuna spoiler yemiş olurum. xD

3. Bir kütüphanede kapalı kalmak mı bir kitabevinde kapalı kalmak mı?

-Kitabevinde çünkü son günlerde beklediğim kitapları orada daha rahat bulabilirim ve bu benim işime gelir. :P

4. Kitabını göle düşürmek mi eskaza ateşe vermek mi?

-Ateşe vermek çünkü suyu sevmeme rağmen ıslak şeylerden hoşlanmıyorum.

5. Sonu ucu açık biten bir kitap okumak mı sonu acı veren bir kitap okumak mı?


-Sonu ucu açık biten çünkü büyük ihtimalle devamı vardır. Kendime neden elimde fırsat varken acı çektireyim. :v

6. Ana karakterin öldüğü bir kitap okumak mı aşık olduğu kişinin öldüğü bir kitap okumak mı?

-Ana karakterin öldüğü çünkü karakterin sevgilisinin ölümünün ardından attığı tribi hiç çekemem. xD

7. Kitapsız ıssız bir adaya hapsolmak mı bilmediğin bir dilde yazılmış kitaplarla dolu bir kütüphanede kapalı kalmak mı?

-Bilmediğim bir dilde yazılmış kitaplarla dolu bir kütüphanede kapaklı kalmak çünkü illa ki kurtuluşum olur oradan. Burada sanırım kitap sevgisi değil de hayatta kalma iç güdüsü devreye girdi. :v

Evet, gördüğünüz üzere gayet eğlenceli bir tag. Bende Okumak İçin Doğdum blogundan Yiğit'i, Sihirbazın Güncesi'nden Emin'i ve son olarak Thinbooks'dan Ecmel'i etiketliyorum. :*
Devamını Oku

Kurucunun Kızı | Amy Engel -Yabancı Yayınları

HARDCOVER5.png görüntüleniyor






Kitap Adı: Kurucunun Kızı #
Yayınevi: Yabancı Yayınları
GR Puanı: 4,22 / 2.801 Değerlendirme
Çevirmen: Merve Özcan
Çıkış Tarihi: 8 Mayıs 2015



Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş, sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı. Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer’lar ve Westfall’lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti. Ve beş yıl sonra barış ve kontrol, her yıl yapılan bir törenle, kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı.
Bu yıl benim sıram gelmişti.Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan’ın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak.Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değil. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkân yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim.Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım… Yakın gelecekte gerçekleşen nükleer savaş sonrası hiçbir düzen kalmayan Amerika Birleşik Devletleri nüfusunun neredeyse hepsini kaybetmiştir. Savaşın ardından geriye güç için savaşan iki aile kalmıştır. Westfalllar ve Lattimerlar. Ve bu ailenin güç savaşının sonunda ise Lattimerlar galip gelir ve yönetimin tek sahibi olurlar.


Lattimerların galibiyetinin ardından her sene kazanan tarafın oğlanları ile kaybeden tarafın kızları eşleştirilerek evlendirilirler. Aynı şey kazanan tarafın kızları ve kaybeden tarafın oğlanları olmak üzere de yapılır. Ayrıca bu iki aile şehrin farklı kısımlarında yaşamaktadırlar ve Lattimerlar Westfallara nazaran daha refah içinde hayatlarına devam etmektedirler.

Bu yıl ise ana karakter Ivy Westfall’un yılıdır. Eşleşeceği kişi ise yıllar önceden bellirdir: Bishop Lattimer –bir diğer isimle Başkanın Oğlu ve Kurucunun Kızı.

Hiçbir özgürlüğümüz yok. Kimi seveceğimiz konusunda bile.

Topluluk biraz zorlayıcı kurallarla yönetilmekte ve yapmış olduğunuz en ufak bir hata da bile kurulmuş topluluğu çevreleyen çitlerin dışına atılabilirsiniz. Zaten savaştan sonra kurulu bir düzen olmadığından elektrikli aletlere pek rastlanmıyor ve çok fazla lüks içinde yaşanılmıyor.

Ivy diğer kızlar gibi evliliğe iç açıcı bir biçimde bakmıyor çünkü kendisinin bir görevi var: Bishop Lattimer’ı öldürmek. Bishop’u öldürmek istemesinin nedeni annesinin Başkan Lattimer yüzünden ölmesi –ve birkaç neden daha. xD


Bu ikilinin eşleşmelerinden sonra aralarında gelişen olayları okumak benim aşırı hoşuma gitti. Bishop çok tatlıştı ve Ivy ise cidden aşırı zeki bir karakter. Bazen saçmaladığı kısımlar oldu ama eğer bu kadar zeki olmasa yaşadıklarını kaldıramazdı.

Savaşta ölen herkes suçlu değildir. Bazen sadece yanlış taraftadırlar.

Yorumumun şu kısmına kadar geldiğinizde kitap size biraz Eşleşme’yi hatırlatmış olabilir ama ben Eşleşme’yi okuduğumda cidden hiç sevmemiştim ama bu kitap o kadar akıcı ve karakterleri o kadar mükemmellerdi ki sevmemek mümkün değil. Eşleşme’nin o yumuşak ve hiç aksiyon olmayan havası bu kitabın tam zıttı.


Kitap yavaş ilerliyordu ama sonu aşırı vurucuydu. Kitabın kapağını kapattığında kendimi çok kötü hissettim ve aşırı sinirliydim. Yazar kitabı ancak bu kadar gıcık bir yerde bitirebilirdi. Ayrıca kitabın sonundan dolayı Ivy’e sinirliyim 2. Kitapta gönlümü alması dileğiyle. xD


Devamını Oku

Benim Uzak Yıldızım | Amie Kaufman & Meegan Spooner -Go! Kitap



Eser Adı
: BENİM UZAK YILDIZIM
Yazar
:  Amie Kaufman & Meagan Spooner
Yayınevi
: GO!
Barkod
:  9789759998097
Etiket Fiyatı
: 17.00 TL
Türü
: Roman
Çeviren
: Ebru Sürmeli
Editör
: Nurten Hatırnaz
Kaçıncı Baskı
: 1. Baskı
Kâğıt Bilgisi
: 70 gram kitap kâğıdı
Cilt
: Karton Kapak
Ebat
: 13,5 cm x 21 cm
Sayfa Sayısı
: 520
Baskı Tarihi
: Mayıs 2015

O GECENİN, DEVASA UZAY GEMİSİ İKARUS'TAKİ DİĞER GECELERDEN HİÇBİR FARKI YOKTUR. Ta ki o büyük felaket gerçekleşene ve İkarus yakınlardaki bir gezegene düşene dek. Elli bin yolcu kapasiteli gemiden yalnızca iki kişi kurtulmuştur: Evrenin en zengin adamının kızı Lilac LaRoux ve genç bir savaş kahramanı olan Binbaşı Tarver Merendsen.
Binbaşı Merendsen, Lilac gibi kızların insanın başına beladan başka bir şey getirmediklerini uzun zaman önce öğrenmiştir. Lilac da, Tarver’ın kendi iyiliği için, onu kendisinden uzak tutması gerektiğinin farkındadır. Ama ıssızlığın ortasında hayatta kalabilmek için birbirlerine ihtiyaçları vardır. Açlık, soğuk ve vahşi hayvanlara bir de Lilac’ın duyduğu fısıltılar eklenince birbirlerine güvenmekten başka çareleri kalmaz. Ne var ki çok geçmeden, onları birbirlerinin kollarına iten bu trajediden büyük bir aşk doğar. Artık kurtulup kendi gezegenlerinde bir ömür ayrı kalmaktansa düştükleri bu ıssız gezegende birlikte olmayı tercih ederler.Ama her adımda onları takip eden gizemli fısıltıların ardındaki gerçeği öğrenmeleriyle her şey bir anda değişir. Lilac ile Tarver o gezegenden ayrılsalar bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Nefes kesen bilim kurgu üçlemesinin ilk kitabı, Benim Uzak Yıldızım, zaman ve mekân tanımayan sonsuz bir aşkın hikâyesi…
Devamını Oku

Kurucunun Kızı | Amy Engel -Tanıtım ve Ön Okuma Parçası



Kurucunun Kızı
Yazar: Amy Engel
                                                               Çevirmen: Merve Özcan
Dağıtım Tarihi: 8 Mayıs, 2015

Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası, beş yıldır barış ve kontrol her yıl yapılan bir törenle kaybedenlerin kızlarının, kazananların erkekleriyle evlenmesiyle sağlanmaktaydı.
Bu yıl benim sıram gelmişti.
Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan’ın oğlu, müstakbel kocam Bishop Lattimer'ı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim.
Çünkü Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım…
***
Kimse artık beyaz gelinlik giymiyordu. Beyaz kumaş elde etmek çok güçtü ve birkaç düzine ya da daha fazlasını di­kecek kadar kumaş bulmanın bedeli ve zahmeti, oldukça fazlaydı. Liderimizin oğlunun damat olacağı bugün bile, bu mümkün değildi. O bile beyazlar içinde bir kız ile ev­lenmesine izin verilecek kadar özel değildi.
“Düzgün dur,” dedi ablam arkamdan. Soluk mavi el­bisemin sırtındaki fermuarını yukarı çekmeye çalışırken buz gibi eklemleri sırtıma değiyordu. Elbise, onun hiç ger­çekleşmeyen düğünü için yapılmıştı ve onunkinden daha uzun bedenime tam oturmuyordu. “İşte oldu.” Fermuarı son bir kez çekiştirdi. “Dön bakalım.”
Yavaşça döndüm, yumuşak materyalde ellerimi aşağıya doğru kaydırdım. Elbiselere alışık değildim. Altında çok çıplak hissedişimden hoşlanmamıştım, şimdiden panto­lonumu ve aşırı sıkı korsemde sıkışıp kalmış soluğumu özlüyordum. Sanki düşüncelerimi okumuş gibi Callie’nin gözleri aşağıya doğru gezindi. “Göğüslerin benimkilerden büyük,” dedi pis pis sırıtarak. “Ama onun, bundan şikâyet edeceğini sanmam.”
 “Kapa çeneni,” dedim ama kelimelerimin ardında pek tutku yoktu. Bu kadar gergin olacağımı düşünmemiştim. Bugün pek de sürpriz değildi. Tüm hayatım boyunca ge­leceğinden haberdardım, son iki yılımın her dakikasını hazırlanarak geçirmiştim. Ama artık buradaydım ve par­maklarımın titremesini ya da midemin bulanmasını engel­leyemiyordum. Bunu yapabilir miydim, bilmiyordum ama başka seçeneğimin olmadığını da biliyordum.
Callie uzanarak kaçak bir saç tutamını kulağımın arka­sına sıkıştırdı. “İyi olacaksın,” dedi, sesi güçlü ve sağlam­dı. “Değil mi? Ne yapacağını biliyorsun.”
“Evet,” diyerek başımı geri çektim. Kelimeleri daha güçlü hissetmemi sağlamıştı; bebek muamelesi görmeye ihtiyacım yoktu.
Uzun bir süre bana baktı, dudakları düz bir çizgi halini almıştı. Doğuştan hakkı olan yeri aldığım için bana öfkeli miydi, yoksa yerini verdiği, omuzlarında bu kadar umudu taşıyan evlat olmadığı için mutlu muydu?

***
Devamını Oku

Kızıl Yükseliş | Pierce Brown -Renkler İle İlgili Bilgi #KitapOburları



Ben Azrail'dim ve ölüm de gölgemdi.






Ben dünyaları ateşe verecek kıvılcımım. Ben zincirleri kıracak çekicim. Ben halkımın ve esaret içinde yaşayan herkesin umuduyum. Çünkü biliyorum ki insan kendini köleleştiren adaletsizlikle özgürleşemez.                Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum'un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars'ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.

Ancak Kızıllar kandırılmıştır. Darrow, halkının yozlaşmış yönetici sınıfın kölesinden başka bir şey olmadığını keşfettiğinde adalet özlemi ve kaybettiği aşkının anısıyla hırslanır. İnsanlığın yeni nesil Altın hükümdarlarının güç için mücadele ettiği efsanevi Enstitü'ye sızmak için her şeyden vazgeçer. Hayatı ve medeniyetin geleceği pahasına en başarılı ve en vahşi Altınlarla rekabet etmek zorunda kalacak olan Darrow'un düşmanlarını yenmek için artık yapmayacağı şey yoktur… Bu, onlardan birine dönüşmek anlamına gelse bile.



Bilim Kurgu ile Distopya’nın Big Bang ile birleşmesi sonucu meydana geldiğini düşündüğüm Kızıl Yükseliş yeni göz bebeğim! xD

Niye böyle bir başlangıç yaptım bilmiyorum, aslında yoruma dahi nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Pierce kardeş azıcık büyüledi de beni. *-*

Kızıl Yükseliş yurtdışında çıktığı ilk günden itibaren beklediğim bir kitaptı. Okuyuculardan gelen güzel yorumlar ise beni daha da fazla ateşledi. :v Ve uzun bir bekleyişin ardından sonunda kitabı okudum. Kitap bittiğinde hatırladığım tek şey –biraz klişe gelecek ama gerçekten ‘’ Devamı nerede bunun?’’ dediğim olduğuydu. Kitabı bayağı beğendim ve 2. kitap yarın bile çıksa o minicik fonta rağmen 1 günde bitireceğime emin olabilirsiniz. :P

''Zincirleri kır, aşkım.''
Sayfa | 54

Dünya’nın artık insanları kaldıramayacak hale gelmesiyle Mars’a giden koloni Mars’ın yüzeyini insanlar için yaşanabilir bir hale getirmek için Kızıllar aracılığıyla kazdıkları madenlerde özel elementi aramaktadırlar.

description
Altın Asilliği <3
Ayrıca kendi aralarında da bir hiyerarşi vardır. En üstte Altınların ve en altta Kızılların olduğu bir düzen. Bu düzen neye göre belirleniyor derseniz, her rengin üyelerinin kendilerine ait yaptıkları işler var. Mesela Sarıların doktorları barındırması gibi.

Ana karakter Darrow bir Cehennemdalgıcı. Cehennemdalgıçları az önce bahsettiğim Kızılların madenlerde başını çeken kişi ve Kızıllar arasında aşırı prestijli –her ne kadar rezalet bir durumda olsalar da.  (Ayrıca Darrow bulunduğu konumdan dolayı kendini çok yükseklerde görmekte  ama Altınlarla kıyaslandığında bir hiç. xD )

Darrow
Yazarın yazım tarzı ve kullandığı dil beni gerçekten etkiledi ki ben yine yazım tarzı olarak 5. Dalga ve Red Queen ( Kızıl Kraliçe)’den de etkilenmiştim, demem o ki o kadar sağlam bir yazım tarzı var. :3 Cümleleri çok içten ve saçma salak yere acındırıcı hisler barındıran cinsten değildi. Özellikle karakterler arasında geçen bir çok diyalog kah gülmeme kah üzülmeme sebep oldu. :3 <3

''O yeni ve umut verici bir şeydi. Derin kışıma doğan bahar gibi.''
Sayfa | 321

Bu anlattıklarım size kitabı okumak için yeterli gelmediyse bir sebep daha vereyim: Sevro!                 Boyu kısa, aklı uzun birisi. Ayrıca mükemmel laf sokabilme kabiliyetine de sahip. Sinsiliğinden ve psikopatça davranışlarından hiç bahsetmiyorum bile.  Açık ara kitaptaki favori karakterim. Cümlelerinin geçtiği her sahnede kahkaha attım. İkinci kitapta daha fazla Sevro olsun istiyorum! T_T

Yorumumdan da anlayacağınız üzere ben kitabı çok sevdim. Her bir sahnesini büyük keyif alarak okudum ve hala ara ara kitabı açıp sevdiğim sahneleri –özellikle Sevro’nun bulunduklarını xD- tekrar okuyorum. Eğer gerçekten Bilim Kurgu seviyorsanız kitabı şiddetle tavsiye ediyorum ve yorumumu bitirip tur için bana verilen göreve geçiyorum. :v


Altınlar
 İnsanlığın korkusuz yöneticileri. Toplumun egemen sınıf olan Altınlar insanlığın zirvesidir. Yunan efsanesinden esinlenerek , bu zalim , güzel insanlar , bir demir yumrukla Toplum’u yönetirler.

Gümüşler
Yenilikçiler , finansörler ve işadamları . Toplum ekonomisinin başında bulunurlar ve ekonomik düzeni sağlamakla yükümlüdürler.

Beyazlar
Rahipler'in oluşturduğu ve nadir rastlanan kastdır. Toplum’un dini anlamda yükümlülüklerini belirleyen kişilerdir.

Bakırlar
Yöneticiler, bürokratlar, avukatlar. Toplum’un fabrikalarını denetim altında tutarak, düzenli bir şekilde çalışmalarını sağlarlar.
Maviler
 Pilotlar. Yıldızlararası mürettebat için yetiştirilmişlerdir.

Sarılar
İnsan ve doğa bilimleri uzmanları -doktorlar, psikologlar ve bilim adamları.

Yeşiller
Toplum’un teknolojisini programlayan ve geliştiren kişilerdir.

Turuncular
 Kurulu olan sistemin destekleyicileri ve düzenini sağlayan kişiler.

Griler
 Toplum’un askeri elemanları ve polisleri.

Kahverengiler
Toplum’un uşakları, aşçıları ve kapıcıları gibi görevleri üstlenen kişileridir.

Obsidiyenler
Özel olarak üretilmiş, üstün fiziksel yeteneklere sahip askerlerdir.

Pembeler
  Fiziksel zevk vermek için eğitilmiş kesimdir.

Kızıllar
 Toplum’un en alt basamağında yer alan çalışkan karıncalarıdır.




Devamını Oku

İzleyiciler

Ne Okuyorum


goodreads.com

Çok Okunanlar

Kitap Bannerları

Across the Universe by Beth Revis
Beautiful Creatures by Kami Garcia & Margaret Stohl
Benny Imura by Jonathan Maberry
Covenant by Jennifer L. Armentrout
Delirium by Lauren Oliver
Divergent by Veronica Roth
Gölge ve Kemik || Leigh Bardugo
The Infernal Devices by Cassandra Clare
Iron Fey by Julie Kagawa
Legend by Marie Lu
Maze Runner by James Dashner
Matched by Ally Condie
The Mortal Instruments by Cassandra Clare
Penryn & the End of Days by Susan Ee
Percy Jackson and the Olympians by Rick Riordan
The Seven Kingdoms by Kristin Cashore


Cinder

Açlık Oyunları || Suzanne Collins
The Eve Trilogy by Anna Carey
 Tahereh Mafi || Bana Dokunma / Shatter Me

Team Bannerları

Covenant by Jennifer L. ArmentroutHush, Hush by Becca Fitzpatrick
The Hunger Games by Suzanne CollinsIron Fey by Julie Kagawa
The Infernal Devices by Cassandra ClareMatched by Ally Condie
The Mortal Instruments by Cassandra ClareThe Selection by Kiera Cass
Shatter Me by Tahereh MafiUglies by Scott Westerfeld

Etiketler

2 Puan 2014 2015 2Mim 3 3 Puan 4 4 Puan 4.5 Puan 5 5 Puan 5. Dalga A Discovery Of Withes Açlık Oyunları Adam Adelice Aiden Ak Akiva Alex Alexandra Bracken Alina Allegiant AllyCondie America Amie Kaufmann Amor Nervosa Deliria Amy Andy Weir Anna Carey Annalise Aria Art3emis Artemis ArtemisYayınları Ash Aslı Dağlı Aspen Ateşi Yakalamak Augustus Aynı Yıldızın Altında Başlat Bea Bela Ben Benim Uzak Yıldızım BeniSeç Beth Revis Bilge Bilim Kurgu Bir Milyon Güneş Breathe . Brimstone Cadılar Cadıların Keşfi Caleb CassandraClare Cassie Cevap Christana Cinder CityofBones CityofHeavenlyFire ClARY Cumartesiİlk10 Cumatesiİlk10 ÇıkmasınıBeklediğimKitaplar Çırak Çirkinler Danielle Paige David Levithan Day Deborah Harkness DeliDolu Demir Kız Demir Kral Dex Diana Bishop Distopya Divergent DoganEgmont Dorothy Must Die DoSaB Dört Duman ve Kemiğin Kızı Dünyanın Gölgesi DvKK Efsane Eğer Yaşarsam Eksik Parça EpicReads Erik ErnestCline Etkinlik Evan Eve Evrenin Ötesi Fantasy Fire & Flood Four Gayle Forman GenniferAlbin Go! Kitap GodSpeed Goodreads HalfBad Hana Hazel Her Gün HollyBlack If I Stay Iko Illea Isaac İthaki İzlediklerim İzlediklerimiz Jace John Green Jost JulieKagawa Juliette June Kağıttan Kentler Kaidan Rowe Kan Şarkısı Kara Karanlık Zihinler Karou Katsa Kıyamet Sonrası KieraCass Kimera Kira Kitap Tanıtımı Kitap Tanıtımları KitapKurtlarıBlogTur KitapMimi KonuşanKitaplar Ky Labirent Lauren Oliver Leanansidhe Lena Mara Dyer Marie Lu MarissaMeyer Marslı Matthew Clairmont Maxon Meagan Spooner Meghan Meleğin Düşüşü Melek Mia Mik Mim Nathan Nefes New Beijing OASİS Olimpos Optik'inKitapBlogu Oz Büyücüsü Parçalanmış Dünyam Parodi Parzival Pegasus PegasusYayınları Penryn Po Prince Kai Puck Quuin Raffe ReadyPlayerOne Retelling Rick Yancey Ruby Sally Green Sam Samantha Shannon SarahCrossann ScottWesterfeld Seth Sonsuza Dek Soru SoruCevap Söyleşilerimiz Space Opera SpaceOpera Susan Ee SusanEe Tag Tally Tatlı Şeytan Tatlı Tehlike Tfios The 5th Wave The Bone Season The Darkest Minds TheBookSacrifice TheInfiniteSea These Broken Stars Tobias Top10 Tris Tudem Uğur Mehter Under The Never Sky Uyumsuz Uzaylılar-BilimKurgu-Distopya Vaelin Al Sorna Vampirella Veronica Rossi Veronica Roth Victoria Scott Video Warner Wouldyourather Xander YA Yandaş Yaratıcı Yayınları Yedi Krallık Yeni Dünya YeniHaberler Yetenek Yorumladıklarım Yorumladıklarımız Zuzana

Tık!

Ne Kadar Okumuşum?

2014 Reading Challenge

2014 Reading Challenge
Alican has read 62 books toward his goal of 70 books.
hide

Copyright © Fanboyun Günlüğü | Blogger Theme By Lasantha