Kurucunun Kızı
Yazar: Amy Engel
Çevirmen: Merve Özcan
Dağıtım Tarihi: 8 Mayıs, 2015
Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası, beş yıldır barış ve kontrol her yıl yapılan bir törenle kaybedenlerin kızlarının, kazananların erkekleriyle evlenmesiyle sağlanmaktaydı.
Bu yıl benim sıram gelmişti.
Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan’ın oğlu, müstakbel kocam Bishop Lattimer'ı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim.
Çünkü Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım…
***
Kimse
artık beyaz gelinlik giymiyordu. Beyaz kumaş elde etmek çok güçtü ve birkaç
düzine ya da daha fazlasını dikecek kadar kumaş bulmanın bedeli ve zahmeti,
oldukça fazlaydı. Liderimizin oğlunun damat olacağı bugün bile, bu mümkün
değildi. O bile beyazlar içinde bir kız ile evlenmesine izin verilecek kadar
özel değildi.
“Düzgün dur,” dedi ablam arkamdan. Soluk mavi elbisemin
sırtındaki fermuarını yukarı çekmeye çalışırken buz gibi eklemleri sırtıma
değiyordu. Elbise, onun hiç gerçekleşmeyen düğünü için yapılmıştı ve
onunkinden daha uzun bedenime tam oturmuyordu. “İşte oldu.” Fermuarı son bir
kez çekiştirdi. “Dön bakalım.”
Yavaşça döndüm, yumuşak materyalde ellerimi aşağıya
doğru kaydırdım. Elbiselere alışık değildim. Altında çok çıplak hissedişimden
hoşlanmamıştım, şimdiden pantolonumu ve aşırı sıkı korsemde sıkışıp kalmış
soluğumu özlüyordum. Sanki düşüncelerimi okumuş gibi Callie’nin gözleri aşağıya
doğru gezindi. “Göğüslerin benimkilerden büyük,” dedi pis pis sırıtarak. “Ama
onun, bundan şikâyet edeceğini sanmam.”
“Kapa çeneni,”
dedim ama kelimelerimin ardında pek tutku yoktu. Bu kadar gergin olacağımı
düşünmemiştim. Bugün pek de sürpriz değildi. Tüm hayatım boyunca geleceğinden
haberdardım, son iki yılımın her dakikasını hazırlanarak geçirmiştim. Ama artık
buradaydım ve parmaklarımın titremesini ya da midemin bulanmasını engelleyemiyordum.
Bunu yapabilir miydim, bilmiyordum ama başka seçeneğimin olmadığını da
biliyordum.
Callie uzanarak kaçak bir saç tutamını kulağımın arkasına
sıkıştırdı. “İyi olacaksın,” dedi, sesi güçlü ve sağlamdı. “Değil mi? Ne
yapacağını biliyorsun.”
“Evet,” diyerek başımı geri çektim. Kelimeleri daha
güçlü hissetmemi sağlamıştı; bebek muamelesi görmeye ihtiyacım yoktu.
Uzun
bir süre bana baktı, dudakları düz bir çizgi halini almıştı. Doğuştan hakkı
olan yeri aldığım için bana öfkeli miydi, yoksa yerini verdiği, omuzlarında bu
kadar umudu taşıyan evlat olmadığı için mutlu muydu?
***
0 yorum :
Yorum Gönder