Kitap: Cinder
Seri: The Lunar Chronicles
Yazarı: Marissa Meyer
Yayınevi: -
Sayfa Sayısı: 390
İnsanlar ve androidler Yeni Pekin'in sıkışık sokaklarını
dolduruyor. Ölümcül bir salgın hastalık dünya nüfusuna zarar veriyor. Uzayda,
acımasız Lunar insanlar hamlelerini yapmak için bekliyor. Hiç kimse Dünya'nın
kaderinin bir kıza bağlı olduğunu bilmiyor.
Cinder, yetenekli bir tamirci, bir cyborg. Gizemli bir geçmişi olan, üvey annesi tarafından yerilen ve üvey kız kardeşinin hastalığı için suçlanan ikinci sınıf bir vatandaş. Ancak hayatı yakışıklı Prens Kai'yle iç içe geçtiğinde, kendini birden galaksiler arası bir savaşın, ve de imkansız bir aşkın, ortasında bulur. Görevi ve özgürlüğü; sadakat ve ihanet arasında kapana kısılan Cinder, Dünya'nın geleceğini kurtarmak için kendi geçmişiyle ilgili sırları çözmek zorunda.
Cinder, Cindrella’nın bilim kurgu, distopya uyarlaması. Yani bir nevi Cindrella’nın gelecekte geçen hali. Bu tarz kitaplara ‘’Retelling’’ de deniyormuş. Yani tekrar uyarlama, tekrar anlatma. :D
Kitabın kapağını ve konusunu ilk gördüğümde çok hoşuma
gitmişti. Türkçe olarak çıkmasını bekliyordum ve bir gün artık dayanamayıp,
gaza geldim ve başladım. Cinder’ı büyük bir heyecanla okudum ve istediğimi elde
ettim. :P Çok hoşuma gitti!. :D Türkçesi keşke bir an önce çıksa da, bu güzelim
kitabı herkes okusa. :/
Cinder bir cyborg
ve yaşadığı şehrin en yetenekli cyborg tamircisi. Cyborg ne diyecek olursak yarı insan, yarı android. Yarı robot gibi
bir şey. Cinder hikayede babası ölmüş bir evlatlık olarak karşımıza çıkıyor ve
üvey annesi ona çok kötü davranıyor. Tek dayanağı benim çok sevdiğim android Iko ve üvey kız kardeşi Peony.
Cinder’in
hikayesi New Beijing(Yeni Pekin)’de
geçiyor. Dünya baya bir farklı, ortalığı salgın bir hastalık kasıp kavuruyor ve
monarşi ile yönetiliyor. Bu salgının tedavisi yok ve yakalanan insanlar kısa
bir süre içinde ölüyorlar. Ülkenin kralı bile salgına yakalanmış durumda ,
artık salgın o kadar büyümüş yani. Kitapta hoşuma giden diğer bir şey de Hover
adı verilen uçan arabaya benzer araçların olmasaydı. Çok havalı. *_*
Olayların başına dönecek olursak bir gün Prince Kai –New
Beijing’in veliahtı- bizim tamirci Cinder’ın dükkanına geliyor-tamirci dediğime
bakmayın Cinder genç bir kız- ve ondan androidlerinden birini tamir etmesini
istiyor. Tanışmaları bu şekilde oluyor. Ama tabi ki de bu son karşılaşmaları
olmayacak. :P
“She was a cyborg,
and she would never go to a ball.”
Kitapta bir diğer çok sevdiğim şey ise Lunarlar oldu. Lunarlar uzayda yaşıyan halk ve dünya ile bir savaş içindeler. Kendilerine has yetenekleri var. Lunarlar diyince aklıma hep Narnia’da ki Beyaz Cadı geliyor aklıma. :P Bu Lunarların başında Kraliçe Levana ve inanılmaz gaddar. Tahtın tek varisi olabilmek için neler neler yapmış. Bildiğiniz sülalesindeki ne kadar taht varisi varsa katletmiş. Kitabın ilerleyen kısımlarında bu gaddar Levana dünyaya geliyor ve gelmeden önce bile dünyada yarattığı korkuyu düşünün. :P
Karakterlerden biraz değinmek gerekirse Cinder biraz saf
mıydı yoksa anlama güçlüğümü çekiyordu çözemedim. :3 Bir şeyi on kere
söylüyorlar yine anlamıyorlar. Olmadı kafasına vura vura anlatıcaksın anca öyle
. :P Prince Kai de biraz saftı koskaca prensin, tahtın varisisin azıcık gözünü
aç.
“Even in the Future
the Story Begins with Once Upon a Time.”
Yazarı ilk kitabı olmasına rağmen çok başarılı buldum. Akıcıydı ve sürekli bir sonraki sayfalarda neler olacağını merak ediyorsunuz. Birçok kişi serinin ikinci kitabı Scarlet’ın çok daha iyi olduğunu söylüyor. En kısa sürede okumaya başlayacağım. Scarlet, Kırmızı Başlıklı Kız’ın uyarlaması. Bakalım neler göreceğiz. Serinin üçüncü kitabı Cress 28 Ocak’ta çıktı. Dördüncü yani final kitabı Winter ise 2015 kışında Amerika’da çıkacak. Bakalım bizde ilk kitap Cinder ne zaman çıkacak merak konusu…
İkinci kitap muhteşemmmm. ♥ Wolf & Scarlet. Marissa Meyer'e aşığım, çok tatlı.
YanıtlaSilLütfen yapma böyle çok merak ediyorum ama çok üşeniyorum .:'( belki paperback alırım kitapları :'( Yazara gelicek olursak çok sempatik duruyor. :D
Sil